Ateş Denizi

Bu ates denizinin iki yakasi var...Bazen bir nehir gibi akiyor ve önüne geleni sürüklüyor. Bazen kara bir rüzgâr onun basini döndürüyor. Ates, içindeki baliklari da yakiyor. Akilla ruh cenk ediyor orada. Dogu ile Bati ates igneleriyle birbirine geçiyor. Ask, bazen yokluk elbisesi giyiyor. Bazen bir yagmura dönüyor. Edebiyat, tarih, müzik alev almis at gibi kosuyor. Ses bir ruh bulutu gibi sürükleniyor meçhulde. Kültür tarihinin son bestesi."Gazetelerin birinci sayfalari bir aydir öztürkçe, öztürkçe soyadi, radyolarda alaturkanin yasaklanmasi, öz Türk musikisinin yaratilmasi, millî opera, Ayasofya Camii'nin müze yapilmasi, iki gündür de aga, haci, hafiz, hoca, efendi, bey, beyefendi, pasa, hanim, hanimefendi, molla, hazretleri gibi lakap ve unvanlarin kaldirilmasi hakkinda haberlerle dolup tasiyordu. Ama mesela Mus'taki zelzele felâketi kisacik bir haberle geçistirilmisti."Bir yüzyil yanginlarla, savaslarla, isgalle bogusmus, perisan bir Istanbul. Cumhuriyetle birlikte her gün yeniden kurulan bir ülke. Her sabah yeni bir degisime uyanan aydinlar. Inkilâp ruhunun kimi zaman serseri kursunlarinin gölgesinde hayatta kalma çabalari. Üniversite reformuyla Darülfünun'daki görevinden kovulan Galip Bey'in evrakindan yola çikilarak yazilan bir serencam.Besir Ayvazoglu'nun kaleminden, 1930'lu yillarin Türkiye’sine dair, belge niteliginde bir roman.