Bilimsel Bir Peri Masalı

"Sigmund Freud'un biyografisini, yapitlarini ve özellikle de yasadigimiz kültür içindeki huzursuzlugun satir aralarina -bile- sinmis bilgeligini, yalnizligini, acisini sezinleyebilmem için bu kadar gecikmem, bu yasa gelmem gerekmezdi. Ama onun yasadigi azinlik psikolojisinin kosulladigi "negatif özgürlügü" anlayabilmem için, kimi kitaplarini okumanin, söylediklerini anlamaya çalismanin çok ötesinde uzunca bir süre, (benim de) basat kültürlerin egemenlik alaninin yabanci bir kültür ve psikoloji ortaminin içinde yasamam; bilinçli iz sürmelerden ya da kaba öykünmelerden öte kimi yazgi birliklerinin getirdigi arayislarin belirledigi, "günlük yasamin psikopatolojisi"nin yönlendirdigi (hatta sürükledigi) bir rota ile onun Viyana ve Londra'daki çalisma odalarindaki psiko-arkeolojiyi solumam; Vatikan Müzesi'nde Gradivca rölyefini seyretmem; Roma'da Michelangelo'nun Musa'si önünde saatler geçirmenin ve sonra da çaginda dünyanin ilk büyük kitapliginin olusturuldugu Karnak Tapinagi'nda diz çökmem gerekiyormus. Yasadigi kosullarda olusturdugu özgün bir hiyeroglif ile oya gibi isleyip tanimlamaya çalistigi bilinçdisindaki tortuyu, "tamamlanmamislarin diyalektigini" ya da "bilimsel peri masalini" anlamadan, özcesi Freud'un biyografisini ve kitaplarini okumadan Karl Marx'in siklikla sözünü ettigi 'toplumsal varligi' anlamanin sanildigi gibi pek de öyle kolay olmayacagini bilmeliymisim."