Düşüncenin Coğrafyası - Toplum, Tarih ve Kültürden Soyutlanma
%15indirim
118,91 TL
101,08 TL
13,48 TL den başlayan taksitlerle!!
20. yüzyılda Türk sosyal düşünce tarihine kafa yoran tarihçi, edebiyatçı, felsefeci ve sosyologlar eksik olmadı. Fuat Köprülü ve Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Ziya Ülken ve Şerif Mardin bu isimlerden bazıları. Kurtuluş Kayalı da bu silsile içinde, Cumhuriyet dönemine odaklanan zirvelerden birini teşkil ediyor.
Kayalı’nın düşünceye bütüncül bir bakışı var. Düşünceyi sosyalizm, liberalizm, milliyetçilik ya da İslamcılık gibi bir ideolojiye hapsetmiyor. Onun için düşünce sadece akademi değil, akademi dışı da demek. Sadece tarih ve sosyoloji ya da bilim değil, edebiyat ve sinema, sanat da demek.
Kayalı düşüncenin sosyal tarihini yazıyor. Ona göre düşünce tarihi toplumsal şartlardan etkilenmeden, dâhiler eliyle üretilip kendi içinde birikerek ilerleyen soyut bir süreç değil. Kültürel, iktisadi, siyasi, hatta toplumlararası gelişmelerle ilişkilendirilmesi; tarihsel-toplumsal bağlamına oturtularak incelenmesi gereken somut bir şey.
Kayalı’ya göre düşünce bir ortamın ürünü. O ortamda sadece büyük isimler yok, adı sanı unutulmuş entelektüeller, dergilerde kalmış tartışmalar, yayıncının reddettiği kitaplar, değişen vurgular da var. Entelektüellerin ilişkileri, gazete, dergi, yayınevi çevreleri, üniversite ve dernekler, okullar/ekoller de var.
İşte Kurtuluş Kayalı Düşüncenin Coğrafyası’nda Cumhuriyet dönemi Türk düşüncesini bu minval üzere; son derece dikkatli, titiz ve analitik bir biçimde; tartışma tarihi, problem tarihi, alımlama tarihi gibi yaklaşımları seferber ederek inceliyor.
Kayalı’nın düşünceye bütüncül bir bakışı var. Düşünceyi sosyalizm, liberalizm, milliyetçilik ya da İslamcılık gibi bir ideolojiye hapsetmiyor. Onun için düşünce sadece akademi değil, akademi dışı da demek. Sadece tarih ve sosyoloji ya da bilim değil, edebiyat ve sinema, sanat da demek.
Kayalı düşüncenin sosyal tarihini yazıyor. Ona göre düşünce tarihi toplumsal şartlardan etkilenmeden, dâhiler eliyle üretilip kendi içinde birikerek ilerleyen soyut bir süreç değil. Kültürel, iktisadi, siyasi, hatta toplumlararası gelişmelerle ilişkilendirilmesi; tarihsel-toplumsal bağlamına oturtularak incelenmesi gereken somut bir şey.
Kayalı’ya göre düşünce bir ortamın ürünü. O ortamda sadece büyük isimler yok, adı sanı unutulmuş entelektüeller, dergilerde kalmış tartışmalar, yayıncının reddettiği kitaplar, değişen vurgular da var. Entelektüellerin ilişkileri, gazete, dergi, yayınevi çevreleri, üniversite ve dernekler, okullar/ekoller de var.
İşte Kurtuluş Kayalı Düşüncenin Coğrafyası’nda Cumhuriyet dönemi Türk düşüncesini bu minval üzere; son derece dikkatli, titiz ve analitik bir biçimde; tartışma tarihi, problem tarihi, alımlama tarihi gibi yaklaşımları seferber ederek inceliyor.
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!