Lozan
357,50 TL
47,67 TL den başlayan taksitlerle!!
Türkiye’nin Zaferi, Emperyalizmin Yenilgisi
Sevr’den Lozan’a, 1920 Ağustos’undan 1923 Temmuz’una kadar yaklaşık üç yıl içinde Türkiye’nin ve
Türklerin kötü kaderi tamamen değişti. Bu, modern insanlık tarihindeki en etkileyici, en şaşırtıcı ve
en ilham verici değişimlerden biridir. Lozan Barış Antlaşması bu büyük değişimin uluslararası
tescilidir.
Lozan, Anadolu’nun ortasına sıkıştırılıp yok edilmek istenen Türklerin, kazandıkları büyük bir
bağımsızlık savaşının ardından, tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleştirdiği bir diplomasi savaşının
zafer anıtıdır. Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye, uluslararası sistemin “ötekisi” değil, “eşit” ve
“egemen” bir parçası olarak kabul gördü.
Lozan Barış Antlaşması kurumlarıyla, değerleriyle tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye
Cumhuriyeti’ne zemin hazırladı.
Lozan, Türklerin yüz yılı aşkın bir zamandır devam eden yenilgiler, bozgunlar, katliamlar ve
ölümlerden kaynaklanan büyük travmasını bitirdi.
Lozan Barış Antlaşması, emperyalist Batı’nın küresel düzeyde ilk büyük diplomatik yenilgisidir.
Lozan’da kapitülasyonların kaldırılmasıyla Türkiye’nin tam bağımsız olması, emperyalizmin yıkılmaz
sanılan yüksek surlarında büyük ve onarılmaz bir gedik açtı.
Türkiye Cumhuriyeti, Lozan Barış Antlaşması’yla kurulan ve Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış”
politikasıyla kurumsallaştırdığı “Lozan Barış Düzeni” sayesinde -şimdilik- yüz yılı aşkın bir zamandır
çevresindeki tüm yıkıcı savaşlardan uzak kalmayı başarabildi.
“Lozan hezimettir!” tezi ise Türk ulusuna ve Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik psikopolitik bir saldırıdır.
Bu kitap, 1950’lerden beri süren bu saldırıya karşı bilimsel bir karşı çıkıştır.
“Sevr, ölüm halinde hasta olan bir ulusun ‘defin ruhsatı’ gibi yazılmış olabilir. Fakat Lozan, yalnız bu
ruhsatı iptal eden değil, aynı zamanda ‘hasta’ olmadığını eylemleriyle gösteren bir ulusun sağlık
belgesi olmuştur.”
(Arnold J. Toynbee, Kenneth P. Kirkwood, “Türkiye; Bir Devletin Yeniden Doğuşu”)
“Lozan’da onursuz bir barış imzaladık. Bu, İngiltere’nin şimdiye dek imzalamış olduğu antlaşmaların
en uğursuzu, en mutsuzu ve en kötüsüdür.”
(Sir Andrew Ryan)
Sevr’den Lozan’a, 1920 Ağustos’undan 1923 Temmuz’una kadar yaklaşık üç yıl içinde Türkiye’nin ve
Türklerin kötü kaderi tamamen değişti. Bu, modern insanlık tarihindeki en etkileyici, en şaşırtıcı ve
en ilham verici değişimlerden biridir. Lozan Barış Antlaşması bu büyük değişimin uluslararası
tescilidir.
Lozan, Anadolu’nun ortasına sıkıştırılıp yok edilmek istenen Türklerin, kazandıkları büyük bir
bağımsızlık savaşının ardından, tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleştirdiği bir diplomasi savaşının
zafer anıtıdır. Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye, uluslararası sistemin “ötekisi” değil, “eşit” ve
“egemen” bir parçası olarak kabul gördü.
Lozan Barış Antlaşması kurumlarıyla, değerleriyle tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye
Cumhuriyeti’ne zemin hazırladı.
Lozan, Türklerin yüz yılı aşkın bir zamandır devam eden yenilgiler, bozgunlar, katliamlar ve
ölümlerden kaynaklanan büyük travmasını bitirdi.
Lozan Barış Antlaşması, emperyalist Batı’nın küresel düzeyde ilk büyük diplomatik yenilgisidir.
Lozan’da kapitülasyonların kaldırılmasıyla Türkiye’nin tam bağımsız olması, emperyalizmin yıkılmaz
sanılan yüksek surlarında büyük ve onarılmaz bir gedik açtı.
Türkiye Cumhuriyeti, Lozan Barış Antlaşması’yla kurulan ve Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış”
politikasıyla kurumsallaştırdığı “Lozan Barış Düzeni” sayesinde -şimdilik- yüz yılı aşkın bir zamandır
çevresindeki tüm yıkıcı savaşlardan uzak kalmayı başarabildi.
“Lozan hezimettir!” tezi ise Türk ulusuna ve Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik psikopolitik bir saldırıdır.
Bu kitap, 1950’lerden beri süren bu saldırıya karşı bilimsel bir karşı çıkıştır.
“Sevr, ölüm halinde hasta olan bir ulusun ‘defin ruhsatı’ gibi yazılmış olabilir. Fakat Lozan, yalnız bu
ruhsatı iptal eden değil, aynı zamanda ‘hasta’ olmadığını eylemleriyle gösteren bir ulusun sağlık
belgesi olmuştur.”
(Arnold J. Toynbee, Kenneth P. Kirkwood, “Türkiye; Bir Devletin Yeniden Doğuşu”)
“Lozan’da onursuz bir barış imzaladık. Bu, İngiltere’nin şimdiye dek imzalamış olduğu antlaşmaların
en uğursuzu, en mutsuzu ve en kötüsüdür.”
(Sir Andrew Ryan)
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!