Montesquieu ve Sosyal Bilimin Gelişimi
%15indirim
97,50 TL
82,88 TL
11,05 TL den başlayan taksitlerle!!
Ünlü kuvvetler ayrılığı kuramının Montesquieu’nün düşünüşünde oynadığı rolü artık anlama noktasındayız. Bu sadece çeşitli kamu işlevlerinin farklı kişiler tarafından yerine getirilmesi ilkesinin belirli bir şeklidir. Montesquieu’nün yetki dağılımına bu kadar önem yüklemesinin sebebi çeşitli güçler arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırmak değil, daha ziyade aralarında hiçbirinin diğerinin önüne geçemeyeceği bir rekabet ortamı geliştirmek ve onları önemsizleştirmektir.
Montesquieu, kesin bir ilke belirlemese de sezgisel olarak, sağlıklı ve aynı zamanda akla uygun olmadığı sürece bir şeyin nadiren evrensel olabileceğini kabul eder... Sosyal türleri tarihi bakımdan tanımlayıp açıklamaya çalışmasının sebebi budur. Bir şeyin, gerçekliği gözlemleyerek kavradığı şekli gibi, özüyle arasında tutarsızlık olduğunu keşfetmeden onları düzeltmeye kalkışmaz. Montesquieu’nün doğa kanunları anlayışı tüm sosyal varoluşa uzanmasa da büyük bir kısmına uygulanabilir. Eseri sanatla bilim arasındaki, muğlaklık ve belirsizliğin neden olduğu eski karmaşayı sürdürüyorsa da bu kusur, sadece zaman zaman göze çarpar.
Sosyolojinin kurucularından Durkheim, siyaset ve hukuk kuramcısı olarak kuvvetler ayrılığı ilkesiyle tanıdığımız Montesquieu’yü sosyolojinin habercisi olarak görmektedir. Elinizdeki kitapçık ilk olarak 1893’te Latince bir tez olarak hazırlanmış ve yayımlanmıştır. Durkheim, Montesquieu’nün sosyal olgular ile diğer bilimlerin incelediği olgular arasında ayrım yaptığını fark etmiştir. Montesquieu bu olgulara etki eden faktörler konusunda sıkça yanılgıya düşmüş olsa da henüz on sekizinci yüzyılda belki de sezgisel olarak ulaştığı bu sonuç, sosyal bilimler açısından kuvvetler ayrılığı tezi kadar müstesna kabul edilmelidir.
Montesquieu, kesin bir ilke belirlemese de sezgisel olarak, sağlıklı ve aynı zamanda akla uygun olmadığı sürece bir şeyin nadiren evrensel olabileceğini kabul eder... Sosyal türleri tarihi bakımdan tanımlayıp açıklamaya çalışmasının sebebi budur. Bir şeyin, gerçekliği gözlemleyerek kavradığı şekli gibi, özüyle arasında tutarsızlık olduğunu keşfetmeden onları düzeltmeye kalkışmaz. Montesquieu’nün doğa kanunları anlayışı tüm sosyal varoluşa uzanmasa da büyük bir kısmına uygulanabilir. Eseri sanatla bilim arasındaki, muğlaklık ve belirsizliğin neden olduğu eski karmaşayı sürdürüyorsa da bu kusur, sadece zaman zaman göze çarpar.
Sosyolojinin kurucularından Durkheim, siyaset ve hukuk kuramcısı olarak kuvvetler ayrılığı ilkesiyle tanıdığımız Montesquieu’yü sosyolojinin habercisi olarak görmektedir. Elinizdeki kitapçık ilk olarak 1893’te Latince bir tez olarak hazırlanmış ve yayımlanmıştır. Durkheim, Montesquieu’nün sosyal olgular ile diğer bilimlerin incelediği olgular arasında ayrım yaptığını fark etmiştir. Montesquieu bu olgulara etki eden faktörler konusunda sıkça yanılgıya düşmüş olsa da henüz on sekizinci yüzyılda belki de sezgisel olarak ulaştığı bu sonuç, sosyal bilimler açısından kuvvetler ayrılığı tezi kadar müstesna kabul edilmelidir.
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!